dugmee

diyabet bitkisel ted etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
diyabet bitkisel ted etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2011 Pazar

Şeker Hastalarının Kıymetli Ayakları,Didiyabet tedavi,diyabet


Şeker (Diyabet) hastaları olanlar bilir. Bu hastalık düzenli yaşamayı az ve öz yemeyi gerektirir..
 
Bu hastalıkla arkadaş olursanız, onunla iyi geçinirseniz yaşantınızda çok fazla değişiklik yaratmaz. Fakat ölene kadar sizinle beraber kalacak olan bu yaşam ortağınıza ihanet ederseniz hiç affetmez. Ben bir Plastik Cerrahi Uzmanı olarak sizlere genel diyabet hastalığından değil de bizi ilgilendiren kısmından bahsedeceğim.
 
Diabet vücutta yaygın olarak mikroanjiopati dediğimiz, küçük damarların tıkanmasına sebep olan bir hastalıklar yığını yaratır. Vücuttaki bu yaygın damar tıkanıklığı yüksek tansiyon hastalığına, gözde katarakta, kalp krizlerine, böbreklerde tıkanmaya ve ayaklarda ise duyu bozukluğuna bağlı olarak gelişen yaralar açılmasına sebep olur. İşte Plastik Cerrahiyi ilgilendiren kısmı da bu son kısmıdır. Duyu bozuklukları sebebi ile şeker hastalarının ayakları duymaz. Mesela sıcak kumda yürürler ve ciddi yanıklara maruz kaldıkları halde hissetmezler.
 
Ayrıca ayakları çok üşür. Bundan dolayı ısıtmak için yatakta sıcak su yastıkçıkları kullanırlar ve hissetmedikleri için de sıklıkla ayak yanıkları olur ve bunlar 3. derece derin yanıklar olup her zaman ameliyatla iyileştirilirler. Eğer duyuları olsa idi yanık çok derinleşmeden zaten yanmayı hisseder ve bu kadar derin yanık oluşmasına izin vermezlerdi.
 
Diyabet hastalarında oluşan ayak yaraları ister genç yaşta, isterse ileri yaşta olsun, hayatın bütün kalitesini bozar ve hayatı çekilmez hale getirir.
 
Ayak parmaklarının birinin ucunda ufacık bir kırmızılıkla başlayan olay bizim güzel Anadolu insanımız tarafından hiç önemsenmez. Bu kırmızılık bir müddet sonra siyahlığa dönüşür ve parmağı kaplar.
 
Şunu da bilin ki benim insanım yine önemsemez. İlerleyen ve ayak sırtına yayılan kuru kangren sulanmaya koku yapmaya başlar.
 
Evi iltihap ve kangren kokuları kaplamaya başlayınca bazıları doktor aramaya niyetlenir ama asla ilgisi olmayan kişileri bularak alakasız pansumanlarla vakit geçirir.Bazıları ne yapar biliyor musunuz?

Kangren ayak parmaklarının tümünü hatta ayağın yarısını kaplamıştır, yani bu bölge simsiyah olmuştur ve evde ağır bir kangrenli iltihap kokusundan durulmamaktadır. Nihayet doktora gitmek akıllarına gelir ve bir şekilde plastik cerraha da ulaşırlar. Tabii ki iş işten geçmiştir.

 
Bu anlattıklarım yaşadıklarımın az bir bölümüdür ve işi buraya getiremeyip hastalığına dikkat edenlere tenzih ederim. 8–9 yıl önce başhekimliğini ve Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptığım hastanenin bulunduğu bölgedeki caminin imamı ve müezzini geldiler.

Cami cemaatinden olan ve camiye yardımını gördükleri bir beyefendinin haftalardır ayağındaki yara nedeniyle İstanbul’un çok meşhur bir hastanesinde yattığını fakat iyeleşeceğine, daha da kötüye gittiğini söylediler. Bu şeker hastalığına bağlı bir yara imiş, Siz Plastik Cerrahsınız sizi ilgilendirmeye bilir ama bize yardımcı olur musunuz dediler. Bende derhal işlerimi toparlayıp hocaları alarak meşhur hastaneye gittim.

Hasta küçük bir odada tecrit edilmiş ve odaya girişler yasaklanmıştı, içerde sadece eşi bulunuyor O da protokolle girip çıkıyordu. Çünkü gittikçe kötüye giden ve kemiğe inen yarada çok özel ve hastanede hızla yayılan bir mikrop üremişti. Kendimi tanıtıp hemşireleri zorla aştıktan sonra içeri girdim ve pansumanı açtım. Kimin ilgilendiğini sorduğumda cildiye ve ortopedi uzmanlarının sıra ile pansuman yaptığını söylediler. Bu iki tıp bölümünde açık yaradan anladığı bir gerçek ama şeker hastalığının ayaktaki, açık yarası başka bir açık yaradır.

Tıpta hiçbir konu yara tedavisi kadar ortada ve sahipsiz kalmamıştır. Yanlış yönlendirme ve çaresizlik içinde bocalayan hastalar yarayı bilmeyenlerin elinde doğru tedavi şansını yitirmekte, ağır mağduriyet ve para kaybına uğramaktadırlar.

Bakımını bilmezsen, yara değil iyileşmek, daha derinleşir, daha genişler ve çok nadir mikroplarla kaplanarak ürkütücü duruma gelir.Organ kaybına doğru da götürür.Yarasının bu duruma doğru gittiğini gördüğüm beyefendiye 1 aydır yattığınız bu hastaneden çıkar ve benim çalıştığım hastaneye gelirseniz sizi iyileştirir ve 15 gün içinde yürüyerek taburcu ederim dedim.

 
Çok şükür bunu başardık. Önemli olan doğru yapanı (Plastik Cerrahı) doğru zamanda (Mümkün olduğunca erken) bulmaktır.Diyelim ki doğru doktoru (Plastik Cerrah) buldunuz ama zamanlama uygun değilse yani geç kalmışsanız kısmi veya tam uzuv kaybına razı olmalısınız.
 
Şeker hastalığı kurallı, kontrollü, disiplinli bir yaşam tarzı gerektirir. Bu koşullar yerine getirildiğinde bir ölçüde GÖZ ve BÖBREK komplikasyonları önlenebilir. Fakat AYAK SAĞLIĞI ayak bakımı ve hissiz ayağı bekleyen tehlikeler gibi konularda sürekli öğrenen, okuyan ve araştıran yaşam tarzına sahip olmayı gerektirir.
 
Aman efendim lütfen yaşadığınız anın değerini bilin

Şeker hastalarının diş tedavisi,şeker hastalığı bitkisel tedavi


Diş ve çene cerrahisi uzmanı doktor Nihat Tanfer, kontrol altında tutulamayan şeker hastalığının ağızda iltihabi hastalıklara ve mantar enfeksiyonları ile diş kayıplarına yol açabileceğini söyledi.
Tanfer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağız ve diş sağlığının her durumda önemli olduğunu söyledi.Çocukluk, gebelik, yaşlılık, hastalık gibi farklı evrelerin farklı gereksinimleri ve özellikleri olduğunu belirten Tanfer, bunlardan en büyük özeni isteyen durumların başında şeker hastalığının (diyabet) geldiğini ifade etti. 

Tanfer, şeker hastalığında diş kayıpları ve ağız içi problemlerinin sıklıkla görüldüğünü dile getiren Tanfer, bu durumun tedavisinin de oldukça zorlu bir süreç olduğunu kaydetti.

Şeker hastalarının enfeksiyon eğiliminin oldukça yüksek olduğunu, buna paralel doku yıkımı sürecinin daha hızlı işlediğini ve iyileşme döneminin de daha geç olduğunu aktaran Tanfer, bu nedenle şeker hastalarında diş tedavilerinin büyük önem taşıdığını vurguladı.

Tanfer, şeker hastalığıyla ilgili spesifik lezyon (doku veya organ hasarı) bulunmamakla beraber kontrol edilemeyen şekerhastalıklarında damakta, yanak mukozasında ve dilde ilerlemiş doku kaybı sonucu ortaya çıkan bozuklukların görülebileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Şeker hastalığı kontrol altında değilse ağızda iltihabi hastalıklar ve mantar enfeksiyonları ile diş kayıpları görülür. Diş etlerinde şişme ve temasta kanama olur. Dişler çabuk sallanır duruma gelir. Dişlerde her yönde görülen bu geniş hareketlerin sebebi çene kemiğinde meydana gelen erimelerdir. Özellikle dişlerin üst çenede sallanarak düşmelerini yaygın kemik rezorbsiyonları takip eder. Bu durum da damağın düzleşmesine yol açar."

Şeker hastalarının enfeksiyona eğilimli olduğunu belirten Tanfer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Enfeksiyon varlığında iltihaba karşı vücudun savunma mekanizması yavaş işlediğinden yaranın iyileşmesi gecikir. Böyle olunca da gerek ağız içinde, gerekse vücudun herhangi bir yerinde olsun mevcut bir hastalığın oluşması, ilerlemesi, tedavisi ve tedavi sonrası durumun idamesi güçleşir. Dişi çevreleyen ve destekleyen dokuların iltihabı anlamına gelen 'periodontitis' hastalığı diyabetik hastalarda sıklıkla rastlanan ağız içi bulgulardandır."

Şeker hastalarının diş tedavisi

Tanfer, rutin diş tedavileri ve lokal anesteziyle küçük cerrahi müdahalelerin yapılabildiğini anlatarak, "Cerrahi müdahalede önemli olan anestezinin tipi, diyabetin derecesi, cerrahi müdahalenin süresi ve müdahalenin beslenmeyi engelleyip engellemeyeceğidir. İnsülin kullanan diyabetik hastalar düzenli olarak kontrol ediliyorlarsa insülin rejimi değiştirilmeden lokal anestezi altında küçük müdahaleler yapılabilir. Zaman olarak kahvaltıdan sonra ve insülini de yapıldıktan sonra 2 saat içinde tedavi yapılabilir" dedi.

Diyabetik hastalarda doku yıkımı sürecinin daha hızlı işlediğini ve iyileşmesinin de daha geç olduğunu ifade eden Tanfer, şunları kaydetti:

"Bu nedenle diyabetik hastalarda her türlü cerrahi operasyonda dikkatli olmak gerekir. Doktor kontrolü altındaki ve düzenli ilaç kullanan bir diyabet hastasına her türlü diş hekimliği uygulaması yapılabilir. Randevu saatleri sabaha alınarak ve işlem süresi kısa tutularak hem stresten uzak durulup, hem de ilacın kanda maksimum olduğu zamanda çalışılabilir. 

Uzun ve komplike işlemlerde diyabetli hastaların bağışıklık sistemi zayıf olduğu için antibiyotik koruyuculuğunda çalışılabilir. Bu durumların hepsi diş hekimi ve tıp doktoru arasında planlanmalıdır."

Tanfer, şeker hastalarında diş eti hastalığının erken safhasında dikkatli olunması gerektiğini vurgulayarak, oluşabilecek ağız içi değişimlerin hekime bildirilmesinin hastalığın seyrini yavaşlatacağını söyledi.

Diyabetin kontrol altında tutulmasının diş ve dişeti sağlığı açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Tanfer, "Diyabetin etkisiyle dişlerde ortaya çıkan sorunlar hastayı daha da olumsuz etkiler. Çünkü dişler hastanın hayatını idame ettirebilmesi için önemli unsurlardır. Bunların yanı sıra hastanın estetik görüntüsüne de büyük katkısı var. Diş hekimlerin öncelikle diyabetik hastalara müdahale etmeden önce tedbirli davranıp sonrasında gerekli müdahaleyi yapması kaçınılmazdır. Yanlış bilgilendirme hastada zaten mevcut olan korku ve stresi artırarak telafi edilmez sonuçlar ortaya çıkmasına neden olur" dedi. 

1.Şeker hastalığı,Şeker hastalığı,diyabet bitkisel tedavi,şeker


ŞEKER HASTALIĞINDA BİTKİSEL TEDAVİ

TEDAVİ

  1. Şeker hastalığı, bir beslenme hastalığıdır. Bu nedenle dengeli beslenmeye özen gösterilmeli, yani karbonhidrat-protein-yağ dengesi sağlanmalıdır.
  2. Yağsız süt, yoğurt, yağsız et, balık, yumurta, patates, hububat, bakliyat yenmelidir.
  3. Sebzelerden lahana, tere, soğan, marul, salatalık, turp, domates, patlıcan ve yerelması tavsiye edilir.
  4. Meyvelerden ise ekşi elma, limon, greyfurt, yeşil erik, koruk gibi ekşi olanlar tercih edilmelidir.
  5. Baharatlar vücudumuzdaki salgı bezlerine tesir ederek, onları çalıştırırlar. Bu nedenle her sofrada bulundurulmalıdırlar.
  6. BİTKİLERLE TEDAVİ
    1. Tunus Baklası ( çemen ) : İki bardak suya 1 kaşık çemen konur ve orta ateşte pişirilerek sabah kahvaltısından önce içilir.
    2. Yulaf : Yemeklerden önce veya iki yemek arası, günde 3-4 bardak salep şeklinde, 1 bardak suya 1 kaşık yulaf unu katarak, orta ateşte pişirip içmelidir.
    3. Mersin Yaprağı : 1 litre kaynar suya, 1 yemek kaşığı yaprak konur. 15 dakika demleyip süzülür ve her yemekten önce 1 çay bardağı içilir.
    4. Okaliptus : 1 litre kaynar suya, 1 yemek kaşığı yaprak konur. 15 dakika demleyip süzülür ve her yemekten önce 1 çay bardağı içilir.
    5. Karadut Yaprağı : 1 çay bardağı sıcak suya, 1 tatlı kaşığı hulasası konur. Yemeklerden önce içilir.
    6. Ceviz Yaprağı : 1 litre kaynar suya, 1 yemek kaşığı yaprak konur. 15 dakika demleyip süzülür ve her yemekten önce 1 çay bardağı içilir.
    7. Zeytin Yaprağı : 30 gr. yaprak ince kıyılıp, 1 litre suya atılır, 2 dakika kaynatılıp, 15 dakika demlenir ve süzülür. Yemeklerden önce 1 çay bardağı içilir.
    8. Ardıç Tohumu : 30 gr. ardıç, 1 litre< suya atılır, 10 dakika kaynatılıp, 15 dakika demlenir ve süzülür. Yemeklerden sonra 3-4 çay bardağı içilir.
    9. Böğürtlen
    10. Adaçayı
    11. At kuyruğu (kırkkilit otu)
    Bitkilerle yapılan tedavilerin yararlı olabilmesi için, yukarıdaki tedavi şekillerinin en az 2-3 ay sürekli uygulanması gerekir.